
YAZARLARIN yapıtları dışında kimlikleri üzerine düşünmek, onları bu yanlarıyla tanıtmak da edebiyat tarihine yardımcı olur.
Kitap-lık’taki “Editör’den” yazısı bu açıdan önemli:
“1953 Mayıs’ında ölmüş Orhan Burian, otuz dokuz yaşında. Deneme, eleştiri, çeviri, antoloji, tarih çalışmalarıyla dolu kısa ömrünü anlatan Ufuklar dergisi özel sayısı geçti elime. Kimler yazmış, neler denmiş merak ettim.
Vedat Günyol, Muhtar Enata, Halûk Y. Şehsuvaroğlu, M. Başaran, Nurullah Ataç, Seda Şener, Celâl Sılay, Bülent Ecevit, Fikret Arık, Vahit Turhan, Suat Taşer, Atalay Yörükoğlu, Mehmet Kemal, Yusuf Mardin, Sami N. Özerdim… Daha adı unutulmuş bir bu kadar insan. Fazıl Hüsnü Dağlarca da bir ağıtla katılmış bu acılı kervana. Az çok bilirdim ama ardından yazılanları okuyup kişiliğini tanıdıkça daha çok sevdim Burian’ı.
Kendimi alamayıp ‘Kırkın Kapısındaki Genç – Orhan Burian’ kitabının yazarı, tarihçi Zeki Arıkan’ın hazırladığı, vaktiyle YKY’den çıkmış günlükleriyle mektuplarını raftan masama indirdim, ara ara göz atıyorum şimdilerde.”
– Mehmet Rifat, ‘Eugene Ionesco (1909 – 1994)’ dosyasını hazırladı.
– Sinan Bakır’ın Tuğrul Tanyol’la söyleşisinin başlığı ‘Oysa düşünmeyen bir şiir olabilir mi?’
“Şiir ilerledikçe şairin kendisi bile onun nereye varacağını bilmeyebilir. Bu nedenle ilk ve son dizenin öneminden söz ederiz. Bazen hiçbir şey söylemiyormuş gibi görünen bir şiir, o son dizeyle amacına ulaşır.”
İyi bir şairin kendi şiiri ve şiir üzerine düşüncelerini yansıtan önemli bir söyleşi.
( kitap-lık – Ocak – Şubat 225)